ORTOPEDİ – EKLEM PROTEZ CERRAHİSİ
Artrit ve osteoartrit (romatizmal eklem hastalığı), şiddetli ağrı ve eklem fonksiyon kaybı sebebiyle cerrahi tedavi gerekebilir. Eklem cerrahisi genellikle kalça ve dizlerdeki hasarlı eklemi yapay bir eklemle değiştirme işlemi olarak bilinir ve buna “eklem replasmanı” denir.
KALÇA EKLEM PROTEZİ
Kimler İçin Gereklidir?
Kalıcı kalça ağrısı, yaralanma veya romatizmadan kaynaklanan ve günlük yaşamı kısıtlayan durumlar, kalça protezi adaylığı için önemlidir. Artrit ağrısı, en yaygın protez gerekliliği nedenidir.
Yapay Kalça Nasıl İşler?
Yeni kalça, uyluk kemiğine bağlanan metal bir gövdeden oluşur. Sapın ucunda, kalça ekleminin yuvasına uygun metal veya seramik bir top ile yerleştirilmiş metal bir çanak bulunur. Hareketi kolaylaştırmak için top ile kap arasına plastik veya seramik bir tabaka yer alır.
Kalça Protezi Ömrü Ne Kadar?
Genç ve aktif hastalarda aynı kalçanın ileride tekrar değiştirilmesi gerekebilir. Kalça protezlerinin %95’i en az 10 yıl, yaklaşık %75’i 15 ila 20 yıl ve %50’sinden biraz fazlası 25 yıl veya daha uzun süre kullanılabilir. Protezi uzun süre iyi durumda tutmak için sağlıklı kilo ve aktif yaşam önemlidir, ancak yüksek etkili aktivitelerden kaçınılmalıdır.
Kalça Protezi Ameliyatı Nasıl Gerçekleşir?
Ameliyat sırasında hastaya genel anestezi veya belden aşağısı uyuşturularak yaklaşık 1-2 saat süren operasyon yapılır. Cerrah, kalçanın hasarlı kısmını çıkarır ve yeni kalça parçalarını yerleştirir. Yerleştirme işlemi, hizalamayı kolaylaştırmak için robotik olarak da gerçekleştirilebilir.
Ameliyat Sonrası
Hastalar yaklaşık 1-2 gece hastanede kalır. Yeni eklemin mümkün olan en kısa sürede hareket ettirilmesine yardımcı olunur. Rehabilitasyon planı fizyoterapist ile birlikte oluşturulur. Evde, merdiven kullanımına dikkat edilmeli, düşmeleri engellemek için sağlam korkuluklar kullanılmalı ve günlük eşyalar bel hizasında tutulmalıdır.
Ameliyat Sonrası Fizik Tedavi
Hasta genellikle ameliyattan hemen sonra fizik tedaviye başlar. Doktor ve fizyoterapist, evde veya kısa süreli bir rehabilitasyon merkezinde rehabilitasyon önerir. Hareketleri düzenli olarak yapmak önemlidir.
Ameliyat Sonrası Yaşam
Tam iyileşme birkaç ay alabilir, ancak hastanın aktif olması önemlidir. İlk aşamada yürüteç veya koltuk değneği kullanılabilir. Hekim, ağırlık taşıma ve araç kullanma gibi konularda yönlendirme yapar. Belirli pozisyonlarda sınırlamalar olabilir. İşe dönüş genellikle birkaç hafta içinde olabilir. Koşu ve zıplama gibi yüksek etkili aktivitelerden kaçınılmalı, yüzme, bisiklet, golf ve yürüyüş gibi daha hafif aktiviteler yapılabilir.
DİZ EKLEM PROTEZİ
Kimler İçin Gereklidir?
Ağrıya bağlı hareket kısıtlılığı olan, ilaç ve fizik tedaviye cevap vermeyen bireylerde diz protezi ameliyatı gerekebilir. Gonartroz (kireçlenme) başlıca protez gerekliliği nedenidir. Doğumsal deformiteler ve diz yaralanmaları da diğer nedenler arasında yer alır.
Diz Protezi Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Diz protezi ameliyatı, hasarlı diz bölgesinin çıkarılması ve metal-plastik yapay eklem yerleştirilmesini içerir. Ameliyat süresi yaklaşık 1-2 saat arasıdır. Yapay eklem özel bir çimento ile kemiklere sabitlenir. Son teknoloji ile uyumlu tasarımlar hastanın özelliklerine göre yapılabilmektedir.
Diz Protezi Ömrü
Yapılan gelişmeler sayesinde diz protezleri yaklaşık 15-20 yıl boyunca hastaların ikinci bir ameliyata ihtiyaç duymadan kullanmalarını sağlar.
Daha fazla bilgi ve görüşme talebi için, lütfen aşağıda yer alan formu tam ve eksiksiz olarak doldurunuz. Teşekkür ederiz.
KANSERDE TEDAVİ YÖNTEMLERİ ÖZETİ:
Kanserin tedavisinde kemoterapi ve radyoterapi gibi yöntemler kullanılır. Kemoterapi, ilaçlar aracılığıyla kanser hücrelerini hedef alarak tedavi eder. Farklı kanser türleri için özelleşmiş ilaç kombinasyonları kullanılır. Radyoterapi ise ışın tedavisiyle kanser hücrelerini hedefler. Her hasta ve kanser tipine göre farklı tedavi yaklaşımları kullanılır.
Kemoterapi:
Kemoterapi ilaçları, tümör hücrelerini yok etmeye yönelik (kemoterapötik), tümör gelişimini engelleyen (sitostatik) veya diğer amaçlarla kullanılır.
İlaç seçimi tümörün türü, yaygınlığı, hastanın durumu ve mevcut hastalıklara göre yapılır.
Kemoterapi ilaçları damar içi, ağızdan veya vücut boşluklarına verilebilir.
Yan etkileri ilacın türüne, dozuna ve hastanın durumuna göre değişir. Bulantı, kusma, saç dökülmesi gibi etkiler görülebilir.
İlaçların düzenli ve doğru kullanımı önemlidir. Evde alınacak ilaçlar doktorun önerileri doğrultusunda kullanılmalıdır.
Radyoterapi:
Radyoterapi, dışarıdan (eksternal) veya içeriden (internal) uygulanan ışınlarla kanser hücrelerini hedefler.
Tedavi sırasında hastanın enerji harcaması artar. Dinlenmek ve beslenmeye dikkat etmek önemlidir.
Cilt tahrişi ve yorgunluk gibi yan etkiler görülebilir.
Tedavi alanında cildinizi korumak ve hassas davranmak gereklidir.
Tedavi alanına ürün sürülmemeli, sıcak-soğuk uygulamalar yapılmamalıdır.
Cilt koruma önlemleri alınmalıdır, güneşten korunmak önemlidir.
Kanser tedavisinde sağlıklı beslenme, olumlu bakış açısı ve doktorun önerilerine uymak, tedavi sürecini destekleyen önemli faktörlerdir. Yanı sıra, dışarıdan önerilen alternatif tedavi yöntemlerinin güvenilirliği konusunda dikkatli olunmalıdır. Tedavi sırasında çalışma ve tatil planları hastanın durumuna göre değerlendirilir.
Özetle, kanser tedavisinde kemoterapi ve radyoterapi gibi yöntemler kanser türüne, hastanın durumuna ve ihtiyaca göre uygulanır. Tedavi süreci hastanın doktorunun rehberliğinde yürütülmelidir.
Daha fazla bilgi ve görüşme talebi için, lütfen aşağıda yer alan formu tam ve eksiksiz olarak doldurunuz. Teşekkür ederiz.
KALP DAMAR HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ
Ekokardiografi (Eko)
EKO, kalbin ultrason yöntemiyle değerlendirilmesi anlamına gelir. Kalp yapısı, boşluklarının çapları, kalp kasının çalışma kapasitesi ve özellikle kalp kapaklarının yapısı ve işlevleri, ses dalgaları ile canlı görüntüye çevrilen teknik olan EKO ile incelenir.
Efor Testi
Efor testi, kalp damarlarında yavaş oluşan ciddi darlıklarda ileri tetkik gerekip gerekmediğini anlamak için kullanılır. Eforlu EKG veya Stres EKO yöntemleri ile uygulanabilir.
Koroner BT (Bilgisayarlı Tomografi)
Koroner BT, hastanın damar yolundan verilen opak madde ile kalp damarlarının görüntülenmesini sağlar. Koroner damarların içi ve damardaki plaklar birlikte görüntülenerek koroner arter hastalığı hakkında bilgi sağlar.
Kardiyak MR (Manyetik Rezonans)
Kardiyak MR, kalp zarı, odacıkları, kapakları, kalp adalesi ve büyük atardamarların yapısını görüntülemek için kullanılan zararsız bir yöntemdir. Kalp hastalıklarını tespit etmekte etkilidir.
Miyokard Perfüzyon Sintigrafisi (MPS) (Talyum Testi)
MPS, kalp damar sağlığının kontrolünde kullanılan etkili bir yöntemdir. Talyum testi, kalbi besleyen damarlarda tıkanıklık veya darlık olup olmadığını araştırmak için efor testine göre daha hassas bir yöntemdir. Talyum radyoaktif bir madde ile damar yoluyla verilir ve istirahat halinde ve efor esnasında kalp kasının beslenmesi incelenir.
Koroner Anjiyografi
Koroner anjiyografi, kalp damar sağlığının değerlendirilmesinde sıkça kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem ile kalp yapısı, odacıklar, büyük damar basınçları, kapakçıklardaki darlık ve yetersizlikler, ayrıca kalp damarlarında daralma veya tıkanıklık varlığı kesin olarak görülebilir. Kalp damarları farklı açılardan radyolojik fotoğraflarla incelenir.
El Bileğinden Anjiyografi
Anjiyo işlemi, kasıktan olduğu gibi el bileğinden de yapılabilir. Bu sayede sabah anjiyo olup öğleden sonra normal hayata dönme imkanı sağlanabilir. Ayrıca stent takılması da mümkündür. Hasta, koroner tanısal işlemler sonrasında 2 saat içinde taburcu olabilir.
Pozitron Emisyon Tomografisi (PET)
PET, kalp krizi sonrasında etkilenen bölgede canlı doku olup olmadığını göstermek için değerli bir tetkiktir. Hastanın ameliyat veya perkütan koroner girişim kararında önemli bir rol oynar.
KALP HASTALIKLARI
Koroner Arter Hastalığı
Kalbi besleyen damarlardaki koroner arterlerin kolesterol içerikli plaklar ile tıkanması sonucu meydana gelir. Halk arasında “damar sertliği” olarak bilinen ateroskleroz olarak adlandırılır.
Koroner Arter Hastalığında Tedavi
İlaçla tedavi ve invaziv kardioloji tedavi uygulamaları kullanılır. Coronary angio ile yapılan damar içi uygulamalar, invaziv kardioloji tedavi yaklaşımlarından biridir. Cerrahi tedavi yöntemleri de mevcuttur. Kapalı cerrahi teknikler (laparoskopik-robotik) gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır.
KALP KAPAK HASTALIKLARI
Kalp kapakları, kan akımını düzenleyen yapılar olup her kalp atımında açılıp kapanırlar.
Daha fazla bilgi ve görüşme talebi için, lütfen aşağıda yer alan formu tam ve eksiksiz olarak doldurunuz. Teşekkür ederiz.
ORGAN NAKLİ
Organ Nakli Nedir?
Organ nakli, bir organın verici vücuttan çıkarıldığı ve sonrasında hasarlı veya eksik bir organın yerini almak üzere bir alıcı vücuda yerleştirildiği operasyonlara denir. Organ nakli yani TRANSPLANTASYON prosedüründe organ, alıcı ile uyumlu olan bir canlı kişiden olabileceği gibi yaşamla bağdaşmayan beyin hasarı (beyin ölümü) olan bireylerden alınan organlarla (kadaverik verici) gerçekleştirilebilir. Sonuç olarak, organ bağışlayan kişiler canlı, ölü ya da beyin ölümü gerçekleşmiş, makinelerle hayatı sürdürülen bireyler olabilir.
Günümüzde birçok organ ve doku için transplantasyon prosedürü gerçekleştirilebilmekte olup bunlardan böbrek, karaciğer, akciğer, kalp gibi hayati öneme sahip organlardır. Böbrek ve karaciğer için uygun koşullarda canlı vericiler bulunabilirken akciğer ve kalp için uygulanabilen kadaverik transplantasyondur.
Kimler doku veya organ bağışçısı olabilir?
Karaciğer naklinde 18-60 yaş aralığında olanlar, ruh ve beden sağlığı yerinde olanlar, yapılan tetkiklerde hiçbir sağlık sorunu olmayanlar, geçmişinde uyuşturucu kullanımı, karaciğer hastalığı, HIV veya kanser hastalığı bulunmayanlar, kan grubundan uyum sağlayanlar, obezitesi olmayanlar, hastaya dördüncü dereceye kadar akrabalık bağı bulunanlar veya akrabalık durumu yoksa etik kuruldan geçenler canlı organ nakli için donör olabilir.
Kimlere organ nakli yapılır?
Akut (ani) ve/veya kronik (uzun süreli) nedenlerle organ fonksiyonları geri dönüşümsüz hasarlanmış ve uygun seçilmiş bireyler organ nakli adayıdır. Detaylandırırsak:
Kronik böbrek hastalığı nedeniyle sürekli diyaliz gereksinimi gelişen veya diyaliz bağımlısı olan bireyler
Ani veya uzun süreli hastalık süreçleri nedeniyle yaşamla bağdaşmayan karaciğer fonksiyon yetersizliği olan bireyler
Konjestif kalp yetmezliği olup tıbbi tedavilere yanıt vermeyen kalp hastaları
Kullanılan ilaç ve diğer tedavi yöntemleri ile iyileşme göstermediğinde bir veya her iki akciğerin yerini alabilmesi için akciğer hastalarına
Hasar görmüş veya hastalıklı bir korneanın değişimi için kornea nakli gibi durumlar organ nakli yapılmayı gerektiren hastalık durumlarıdır.
Kimler verici (donör) olabilir?
CANLI DONÖRLER (VERİCİLER) KİMLER OLABİLİR?
Sağlık Bakanlığı’nın yönetmeliği gereğince 4. dereceye kadar akrabalar arası nakiller yapılabilir. Bölgesel Etik Kurullarından alınan onay ile akraba dışı organ nakli de söz konusu olabilmektedir. Organ nakilleri açısından çapraz nakil olarak adlandırılan donör değişimleri de yine yasal çerçeve içerisinde gerçekleşebilmektedir.
Daha fazla bilgi ve görüşme talebi için, lütfen aşağıda yer alan formu tam ve eksiksiz olarak doldurunuz. Teşekkür ederiz.
BARİYATRİK CERRAHİ (OBEZİTE AMELİYATI)
Obez (tıbben şişman) kişilere uygulanan obezite cerrahisi, mide küçültme ameliyatı, gastrik bypass, robotik ve laparoskopik ameliyatları içerir.
OBEZİTE NEDİR? KİMLERE OBEZ DENİR?
Günümüzün en önemli hastalıklarından biri olan obezite, vücutta aşırı yağ dokusunun birikmesidir. Biriken yağ dokusu sebebiyle, hastalar kronik hastalıklara karşı korunmasız hale gelirler ve yaşamsal rahatlıklarında birçok kayıp yaşanır.
VÜCUT KİTLE İNDEKSİ SINIFLAMASI NEDİR?
Hastalara obezite teşhisi konurken dikkate alınan ölçüm vücut kitle indeksidir. Bu indeks değerlerine göre yapılan kilo sınıflandırması şu şekildedir:
18.5-25: Normal Kilolu
25-30: Kilolu
30-35: Obez (Klas 1)
35-40: Obez (Klas 2)
40-50: Morbid Obez
50 >: Süper Obez
BARİYATRİK CERRAHİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Mide hacmini küçültme amacıyla gerçekleştirilen bariyatrik cerrahi girişimlerinde, küçük kesiler açılarak uygulanan bariyatrik cerrahi yöntemleri laparoskopik olarak gerçekleştirilir ve hastalara açık ameliyata göre daha düşük riskli bir prosedür ile daha yüksek konforlu bir iyileşme dönemi sağlanır.
TÜP MİDE AMELİYATI (GASTRİK SLEEVE)
Obez kişilerin doyma hissine ulaşmaları zaman aldığından; tüp mide ameliyatında, mide hacminin küçültülmesi ve bu sayede kişinin fazla yemesinin engellenmesi amaçlanır.
Tüp mide ameliyatı, ülkemizde en fazla yapılan bariyatrik cerrahi ameliyatıdır. Kapalı yöntem (laparoskopi) ile gerçekleştirilen tüp mide ameliyatından sonra, 1-2 yıl içinde istenmeyen kiloların yaklaşık %60’ının giderildiği gözlenmiştir.
GASTRİK BYPASS AMELİYATI
Gastrik bypass cerrahisinde; mide büyük oranda fonksiyonsuz bırakılarak ve ince bağırsağın yapısı değiştirilerek, hastanın kilo vermesi sağlanır. Gastrik bypass ameliyatı hem kısıtlayıcı hem de emilim azaltıcı karma nitelikli bir işlemdir.
Özellikle, obezite sendromunda diyabet (şeker hastalığı) ön planda olan kişiler bu tür bariyatrik cerrahi ameliyatlarından daha fazla fayda görürler.
Gastrik bypass ameliyatı ile ince bağırsaktan besinlerin emiliminin engellenmesi, tüp mide ameliyatından daha fazla oranda mineral ve vitamin eksiklikleri görülmesine neden olduğundan; ameliyat sonrasında, hastanın vitamin ve mineral eksiklikleri açısından daha yakından takip edilmesi gerekir.
Gastrik bypass ameliyatlarının 2 tipi bulunur: R-Y Gastrik bypass ve mini gastrik bypass. Her iki ameliyatın da mantığı temelde aynıdır. Bu iki bariyatrik cerrahi yöntemi arasındaki fark, uygulama tekniklerinden kaynaklanır.
MİDE BALONU (İNTRA-GASTRİK BALON UYGULAMASI)
Bu bariyatrik cerrahi yönteminde, mide içine yerleştirilen ayarlanabilir bir balon ile mide hacminin küçültülmesi ile kişinin gıda alma kapasitesinin azaltılarak, kişide tokluk hissinin oluşumu amaçlanır.
Endoskopik yöntem ile gerçekleştirilerek genel anestezi gerektirmez ve 15-20 dakikada tamamlanır.
KİME, HANGİ YÖNTEM UYGULANMALI?
Bu yöntemlerin seçimi hastadan hastaya değişir. Hekimin fizik muayenesi, hastanın özelindeki fiziksel ve ruhsal özellikleri değerlendirilerek hazırlık ve yöntem belirlenir.
Daha fazla bilgi ve görüşme talebi için, lütfen aşağıda yer alan formu tam ve eksiksiz olarak doldurunuz. Teşekkür ederiz.
KISIRLIK: NEDENLER, TEŞHİS VE TEDAVİ
Kısırlık Nedir?
Kısırlık veya infertilite, çiftin bir yıl boyunca düzenli cinsel ilişki yaşamasına rağmen hamilelik oluşmaması durumunu ifade eder. Bu durum, “infertil çiftler” olarak adlandırılan çiftleri etkiler. Fizyolojik faktörlerin yanı sıra ağır iş koşulları, çevre kirliliği, sağlıksız beslenme ve stres gibi çevresel faktörler kısırlığın nedenlerini etkiler.
Kısırlığın Nedenleri
Kısırlık şikayetiyle hekime başvuran çiftlerde sorun, erkek veya kadından kaynaklanabilir. Bu nedenle infertilite incelemeleri, erkek ve kadının detaylı tıbbi geçmişiyle başlar. Tanı ve tedavi planlamasında, çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin birlikte doktora başvurması önerilir. Bu, daha iyi bir tedavi planlamasının yapılmasını ve çiftin süreci daha rahat geçirmesini sağlar.
Erkeklerde Kısırlığa Neden Olan Faktörler:
Erkeklerdeki kısırlık faktörleri şunlar olabilir:
Kadınlarda kısırlık faktörleri şunlar olabilir:
Kısırlık Teşhisi
Kısırlık teşhisi için erkek ve kadının üreme faktörleri detaylı bir şekilde değerlendirilir. Erkekler için sperm analizi yapılırken, kadınlarda hormon profili incelenir. Ayrıca ultrasonografi ile yumurtalıklar ve rahim içi görüntülenir. Rahim tüplerinin açıklığını kontrol etmek için ilave görüntüleme yöntemleri kullanılabilir.
Kısırlık Tedavisi
İnfertilite kaynağına bağlı olarak ilaç veya cerrahi tedaviler uygulanabilir. Tedavi planı, çiftin yumurta ve sperm kalitesi, rahim tüplerinin durumu, yaşları ve geçmiş tedavi deneyimleri gibi faktörlere göre belirlenir. Psikolojik destek de gerektiğinde sağlanabilir.
Yardımcı Üreme Teknikleri (Tüp Bebek)
Kısırlık tanısı alan çiftlerde, tüp bebek uygulamaları tercih edilebilir. Tüp bebek, yumurta ve sperm hücrelerinin laboratuvar koşullarında döllenmesini içerir. Elde edilen embriyo, rahme transfer edilir. Başarı oranı çeşitli faktörlere bağlıdır, genç yaşlarda başarı şansı daha yüksektir.
Tüp Bebek Tedavisi
Tüp bebek tedavisi, çiftlerin düzenli ve korumasız cinsel ilişkiye rağmen gebelik elde edememesi durumunda tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Yumurtaların uyarılması, toplanması, spermlerin alınması, döllenme işlemi ve embriyo transferi gibi aşamalardan oluşur.
Sonuç olarak, kısırlık, birçok faktörden kaynaklanabilen bir durumdur ve tedavi edilebilir. Doğru teşhis ve uygun tedavi yöntemleriyle infertil çiftler, çocuk sahibi olma şansını artırabilirler.
Daha fazla bilgi ve görüşme talebi için, lütfen aşağıda yer alan formu tam ve eksiksiz olarak doldurunuz. Teşekkür ederiz.
UHealth Plus @ 2022. All Rights Reserved